İnsanın Gerisinde Eğitim

Yasin Bulat
4 min readAug 11, 2023

--

Bilgilerin ikiye katlanma hızının şu ana kadar olmadığı kadar hızlandığı günümüzde eğitimi ve/ veya eğitim programlarını hazırlamak; öğrencilerin yetişme yollarını belirlemek; merkeziyetçi eğitimden konuşmak her zamankinden daha zordur. Endüstri 4.0 projesi, öğretim teknolojilerinin okul dışı öğrenme ortamlarında kullanılması ve Eğitim zincirleri, öğrenme komünlerinin yaygınlaşması ile bu kararlar daha da zorlu olmaya ve bireyselleşmeye başlamıştır. Gerçek sonrası dönemde, tek bir doğrudan bahsedemememiz ve gerçeklerin çarpıtılmasının kolaylaşması verilen zorlu kararların uygulanması yönünde de sıkıntıları arttırmıştır. Bu sıkıntıların en büyük nedenleri eğitim programlarının hazırlanmasındaki sıkıntılar ve uygulanma sürecindeki sancılardır.

Yeni eğitim ve öğretim programlarının belirlenmesi, ulusal ve uluslararası süredurumun farkında olmak bu doğrultuda ilerlemek ya da durmayı tercih etmek gibi kıstasların göz önüne alınmasıyla birlikte oluşturulur. Hangi konuların programda yer aldığı ya da yer almadığı, nasıl bir öğrenci tipi yetiştirilmek istenmesiyle doğrudan bağlantılı olabilir. Yine bu sıkıntılar hem genelde eğitim politikalarını ve programlarını belirleyenler hem de özelde bu politikaları ve programları uygulayanlarda görülmektedir. Yeni Sanayi Devrimi’ne alışamadan bir sonraki devrime geçmeye çalışan- 2011 yılında Endüstri 4.0 tanıtılmışken geçmiş yıllarda Endüstri 5.0 için hazırlıklar yapıldığı gündeme gelmiştir- insanlık; bedenini, zihniyetini, yaşam ve çalışma şekillerini, öğretme biçimini henüz var olan sisteme uyduramadan bu konuda bilinç oluşturmadan gelişmeye çalışmıştır. Bu durum hazırlık aşaması için yeterli araştırma oluşmasını engellemiş, günün şartlarına uygun öğretim programlarının hazırlanmasını imkânsız hale getirmiş ve önemli becerilerin bireylere aktarımını gecikmiştir. Türkiye için bu durumun daha da vahim olduğu geçeği şu örnek ile ifade edilebilir. Oyunlaştırma, Eğitim 4.0 için örnek seviyede bir öğretme biçimi iken Türkiye bu konudaki çalışmalarına yıllar sonra başlamış ve bu konudaki ilk mezunlarını 2017 yılında verebilmiştir. Bu uzmanların Eğitim Fakültesi değil (iletişim tabanlı) Sosyal Bilimler Fakültelerinde yetişmiştir. İnsanlığın bilincinden hızlı gelişen Sanayi devrimleri dışında uluslararası ortaklıkların sadece yakın geçmişte formal eğitimde var olması gibi ulustan küresele hazırlanmış eğitimin genel hedefleri de eğitim programları için hazin sonuçlar doğurmuştur. Örneğin Avrupa Konseyi tarafından 2001 yılında hazırlanıp tüm dünyanın hizmetine sunulan yabancı dil eğitiminde yeni bir çağın başlangıcı olarak görülen CEFR(Avrupa Ortak Dil Ölçüt Çerçevesi -The Common European Framework of Reference for languages) Türkiye İngilizce eğitim programına ilk defa 2019 yılında girmiştir. Türkiye gibi merkeziyetçi eğitim anlayışlarıyla programlarını oluşturan ülkelerde, geneli yerelleştirmesi gereken öğretmenler ya da program uygulayıcıları da bu aşamada sıkıntı çekmektedirler. Merkez tarafından hazırlanan yeni öğretim programı öğretmenlere iletildiğinde, öğretmenler programı –bilinçli veya bilinçsiz şekiller de iki soruda inceler:

  1. Program bana uygun mu? Öğretme ve değerlendirme süreçlerime paralellik gösteriyor mu? Bilmediğim, benimle uyuşmayan kazanımlar/hedefler var mı?
  2. Program okuluma/ bulunduğum çevreye değerler bakımdan uygun mu? Kazanımları aktarabilmek için öğrencilerimin, idarenin ve velilerin zihniyetleri süreci etkileyecek durumda mı?

Bu sorulara verilen cevaplar üzerinden eğitim programları değişir veya gelişir. Ortak kalite ve hedefler için hazırlanan merkezi genel hedefler, yerelde sıkıntılara neden olmuş olur. Diğer taraftan yine uygulayıcılar tarafından yürürlüğü girdirilen değişimlerin doğruluğu, akıllarda soru işareti bırakmaktadır. Hazırlayan kişilerin yetkinliklerinin ve düşüncelerinin eğitim programlarının ihmal edilen program kısmında fazla olması gibi uygulayan kişiler için de durum benzerdir. Bu durumda olası iki durum şu şekilde açıklanabilir:

  1. Uygulayıcı kişinin kişisel görüşleri nedeniyle kazanımlara ya da günümüzün getirdiği isteklere uyumsuz programlar ortaya çıkar.
  2. Uygulayıcı kişinin program hazırlama gibi yetkinliklerinin olmaması ya da eğitimde son gelişmeleri takip etmemesi nedeniyle eksiklikler ortaya çıkar.

Örneğin yaklaşık 6500 Eğitim Fakültesi öğrencisi bulunan Gazi Üniversitesi, seçmeli olarak sunduğu “Eğitimde Program Geliştirme” dersini fakültenin yaklaşık %65’i lisans boyunca alabilmektedir. Türkiye’nin önde gelen öğretmen yetiştirme kurumlarından olan Gazi Üniversitesi’nde bile konuda bilinçli öğretmen sayısı bu iken her ilde bulunan üniversiteler için durum daha da vahim gözükebilir. Kendisinin önünde teknoloji ve yaşam biçimleri geliştirme çabası ile çeşitli zorluklarla karşılaşan program hazırlayıcıları ve çeşitli yetkinliklerden uzak program uygulayıcıları, eğitimin günümüzde kalmasını zorlaştırmış ve gelişimi yavaşlatmıştır.

Programın hazırlanma ve uygunlaştırma vetiresinde kaybedilen, değiştirilen kazanım, değerler ve öğretim süreçlerinin yanı sıra programın uygulanırken bilinçli veya bilinçsiz değişen kısımları da günümüz dünyasını yakalama ve genel hedeflere yaklaşma konusunda sıkıntılar çıkarmaktadır. Endüstri ve Eğitim 4.0’ı yaşamaya çalışan günümüz dünyası STEMA (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik, sanat), interdisipliner çalışma (çok disiplinli ve disiplinler arası) ve özgür ruhlu, içten meraklı aktif nüfus yetiştirmenin önemini vurgulamış ve eğitim programlarına yansımasını da belirtmiştir. Bu gelişmeleri sağlamak dünyayı yakalamak anlamına gelirken program uygulayıcıları bürokratik, kişisel ya da fiziksel kısıtlamalar yüzünden çalışmalarını gerçekleştirememiştir. Sanat ve tarihin kopartılamaz bağından yararlanarak interdisipliner öğrenme süreçlerini gerçekleştirmek için müze eğitimi düzenlemek isteyenler bürokrasiye takılmıştır. Bilgiyi analiz edebilen ve yeni bilgiler üretmeleri isteyen gençlere uygulayıcıların yetkinsizliği yüzünden medya okuryazarlığı aşılanmamıştır. Bilimsel düşünmeyi ve iç motivasyonu geliştirmek için deney ve/veya buluş yoluyla proje tabanlı öğrenme yöntemleri okulların fiziksel yetersizliklerinden dolayı gerçekleşememiştir. Daha kesin aksiyonlar bekleyen Milli Eğitim Bakanlığı genel hedeflerinin uygulanması bile çeşitli aksaklıklara uğramıştır. Bu aksaklıklar iki dalda incelenebilir:

  1. Öğrenme-öğretme süreci: Öğrenci merkezli eğitimin önem kazandığı günümüzde öğrencinin pasif kalmasını, tartışmalara kısacası öğrenme sürecine katkı sağlamamasını beklemek ve öğretim teknolojilerini kullanmayı sunuyu tahtaya yansımakla sınırlı tutmak gibi durumlar genel hedeflerin uygulanamamasına sebep olmuştur.
  2. Değerlendirme süreci: Yetkinlik ölçemeye dayandırılan alternatif değerlendirme süreçleri de maalesef henüz yaygın değil. Klasik sınavlara mahkûm edilmiş öğrenciler, özel hedeflerde bulunan üst düzey becerileri, duyuşsal ve psikomotor alanları ölçülmesi gerekse bile ölçülememiş, bu değerlendirmelerden mahrum bırakılmışlardır. İngiliz Dili Öğretim Programı tarafından belirlenen duyuşsal ( dil ve yabancı kültürleri öğrenmeye ilgi) ve psikomotor (dil kaslarının gelişimi) gibi hedefler öğretim programlarının uygulanması sırasında göz ardı edilmiştir. Eğitim programları vatandaşları Dünya’ya hazır hale getirmek amacıyla ve genel hedefler çerçevesinde yeni bir Dünya oluşturabilmeleri amacıyla hazırlanmıştır (?). Günümüzde bu amaçlar için hem educare hem de educere göz önüne alınarak tasarlanmış görünse de bu ancak durumu şeker kaplamak olur. Uygulanış sırasında çoğu zaman educere (proje tabanlı düşünme, iç motivasyon, üst düzey beceriler) arka plana atılmıştır.

Yukarıda bahsedilen sorunların temeli eğitimde güç sahibi olanlardır. Bunun sebebi güç sahibi kesimin azınlıkta ve belirli bir cam fanusta yaşaması ve genelde Dünya ile ortaklıklardan, özelde ise yerel eğiticilerle ortaklıktan kaçmalarıdır. Öğretim programlarının hazırlanışına öğretmenlerin de dâhil edilişi gösteri amaçlı olup yerel oluşumlardan güç almamak genel hedeflere ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Açıklanan sebepten dolayı öğretmen eğitimine güç vermek, öğretmen otonomisine güç vermek ve eğitim bilimlerini sosyal bilimlerden koparmadan değerli hale getirmek gibi önerilerde bulunulabilir. Yine öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerle desteklenmesi ve günümüzde kalmaları sağlanması önem arz etmektedir. Kısaca, eğitim programlarının hazırlanmasında günümüz ve ilerisinde kalınması ve bu programların uygulanmasında yerelleşerek küreselleşmeye önem verilmesi istendik sonuçlara ulaştırır.

--

--

Yasin Bulat

Birçok genç gibi, ben de hayatımı kurmaya çalışırken oradan oraya koşuyorum. Bu durmaz çabalarımdan öğrendiklerimi yazarak yaşadıklarımı çözümlemek istiyorum.